İSİG Meclisi raporuna göre, ağustos ayında en az 179, yılın ilk sekiz ayında en az bin 201 işçi cinayetlerinde hayatını kaybetti. Basit önlemler ve az maliyetle önlenebilecek ölümler sürüyor. 179 işçiden 28’i inşaatta olmak üzere 41 işçi yüksekten düşerek hayatını kaybetti.

İş Güvenliği Uzmanı Tamer Yeniel, iş sağlığı ve güvenliği kanunlarının yürürlüğe girmesine rağmen uygulamada büyük eksiklikler olduğunu vurgularken, en çok ölümlerin yaşandığı inşaat sektöründe alınması gereken önlemler konusunda da önemli açıklamalarda bulundu.

Mansur Yavaş: 300 civarında itfaiye eri almamıza izin verilecek Mansur Yavaş: 300 civarında itfaiye eri almamıza izin verilecek

"Yönetmelikler var ama uygulama yetersiz"

Yeniel, Türkiye’de iş kazalarının yüksek olmasının en büyük nedenlerinden birinin iş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin tam anlamıyla uygulanmaması olduğunu belirterek, "İş sağlığı ve güvenliği kanunu 2012 yılında yürürlüğe girdi ancak bu kanunların uygulanması, Türkiye'deki çalışma sosyolojisine uygun değil" ifadelerini kullandı.

“İşverenlerin üretim kalitesi kadar iş güvenliğine de önem vermesi gerekir”

İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği sisteminin genellikle üretim kalitesine odaklandığını söyleyen Yeniel, “İşverenler kaliteli mal ve hizmet üretmek için her şeyi yapıyor. Ancak işçilerin sağlıklı ve güvenli bir şekilde çalışması için gereken adımları atmıyorlar. İş yerlerinde yalnızca mal üretimi değil, bu üretimin sağlıklı ve güvenli bir şekilde yapılması da en az kalite yönetimi kadar önemli. İş güvenliği uzmanları yalnızca danışmanlık rolü üstlenir. Ancak işverenler, tüm sorumluluğu bu uzmanlara yıkıp kendilerini geri plana çekiyorlar. Bu, iş yerindeki kazaların önlenememesinin bir diğer önemli nedeni” dedi.

"Yüksekten düşmeler en çok ölümlü kaza nedeni"

İnşaat sektöründe en çok ölümlerin yüksekten düşme sonucu meydana geldiğini belirten Yeniel, toplu koruma tedbirlerinin önemine vurgu yaparak, “Yüksekte çalışma planı, inşaat sektöründe olmazsa olmazdır. Ancak birçok inşaatta bu plan yapılmıyor. Korkuluklar, güvenlik ağları gibi toplu koruma tedbirleri, emniyet kemeri gibi kişisel tedbirlerden önce alınmalıdır. Yönetim sistemi olmayan yerde planlama da olmaz. Planlama yapılmadığında ise çalışanlar, yüksek risklerle baş başa kalır” ifadelerini kaydetti.

"İşverenlerin taahhütte bulunması şart"

Yeniel, iş sağlığı ve güvenliği yönetim sisteminin tam anlamıyla hayata geçirilebilmesi için işverenlerin bu konuda taahhütte bulunması gerektiğini belirtti. Yeniel, “İşverenler, iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğini sağlamaya yönelik adımları atmaya hazır olduklarını taahhüt etmeli. Bu taahhütler olmadan, iş güvenliği uzmanlarının çalışmaları da yetersiz kalır. Yönetim sistemi olmayan yerde, iş güvenliği planlaması olmaz. Bu da işçileri büyük risklerle karşı karşıya bırakır” diye konuştu.

"İş güvenliği uzmanlarının rolü yetersiz kalıyor"

İş güvenliği uzmanlarının sorumluluklarının da sınırlandırıldığını belirten Yeniel, iş yerlerinde yaşanan kazaların bir kısmının bu durumdan kaynaklandığını dile getirdi: “İş güvenliği bir danışmanlık hizmetinden çok daha fazlasıdır. İşverenlerin, çalışanlarının sağlığını ve güvenliğini koruma konusunda gerçek bir irade göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde, her gün yeni bir iş kazası haberi duymaya devam edeceğiz. Sorunları çözmek için önce sorumluluk almayı öğrenmeliyiz. İşverenler, iş güvenliği uzmanlarını atayıp sorumluluğu tamamen onlara yıkıyor. Oysa iş güvenliği uzmanları sadece yol gösterici rol oynar. Asıl sorumluluk işverene aittir ve bu da iş yerinde alınacak önlemlerle sağlanabilir.”

Muhabir: Ateş Çatıkkaş