81 yaşındaki Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesi daha önce konuşulsa da ABD Başkanı bunun olmayacağını söylemişti. Bu tartışmalarla beraber yardımcısı Kamala Harris’in ise aday olabileceği konuşuluyordu. ABD Başkanı Joe Biden, Demokrat Parti'nin başkan adaylığından çekildiğini sosyal medya hesabından yayınladığı mesajla duyurdu. Biden çekilme açıklamasında, seçime dört ay kala aldığı bu kararın "partisinin ve ülkesinin iyiliği için" olduğunu belirtti.
“Ülkemin iyiliğine olacağını düşünüyorum”
Biden Haziran sonunda, Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump'la yaptığı televizyon tartışmasındaki kötü performansından bu yana Demokrat Parti ileri gelenlerinin çekilme baskısı altındaydı. Biden açıklamasında başkan olarak hizmet vermenin hayatının en büyük onuru olduğunu belirtti. Yeniden seçilmek amacıyla yola çıktığını kaydeden Biden, açıklamasının bu bölümünde sözlerine, "Çekilmenin ve görev süremin sonuna dek sadece başkanlık görevlerime odaklanmanın partimin ve ülkemin iyiliğine olacağını düşünüyorum" dedi.
Joe Biden’ın, Başkanlık seçiminden çekilmesinin ABD siyasetine etkisini Doç. Dr. Bekir Gündoğmuş ile konuştuk.
“Biden, Trump'ın adaylığı karşısında oldukça zayıf bir görünüme sahip kalıyordu”
Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesinin beklenen bir gelişme olduğunu söyleyen Doç. Dr. Gündoğmuş, “Biden'ın siyaset, sermaye ve medyada destekçilerinin zaman içerisinde azaldığı herkesin malumu. Zira Donald Trump'ın adaylığı karşısında Biden oldukça zayıf bir görünüme sahip kalıyordu. Akli melekeleri ile ilgili tereddütler bulunan bir isim üzerinden destansı bir hikaye yazılamayacağına göre yeni bir kahraman ve yeni bir hikaye için Biden'ın adaylıktan çekilmesini sağlamak en iyi seçenekti. Süreç biraz uzadı ama sanırım Biden'ı iknada biraz zorlandılar” dedi.
“Amerikan başkanları tarihinin suikastler tarihi olduğunu unutmayalım”
“Trump karşısında adayın kim olacağı ve nasıl bir kampanya süreci takip edeceği önemli” diyen Doç. Dr. Gündoğmuş, “Kamuoyunda da şahitlik ettiğimiz gibi Amerikan siyasetinde Trump ve rakibi ile ilgili söylemlerin çoğunlukla yanıltıcı olduğunu söylemem gerekiyor. Her şeyden evvel ABD'de başkanların özgür olmadığını bilmek gerekiyor. Amerikan başkanları tarihinin aynı zamanda suikastler tarihi olduğunu unutmayalım. Yine Noam Chomsky'nin rızanın imalatı kitabında anlattığı gibi demokrasinin aldatmaca yönünü ıskalamayıp siyaset sermaye ve medyayı yöneten güçlerin ABD seçimlerinin sonucuna etkisini de aklımızdan çıkarmayalım” diye konuştu.
“Dünyada çatışmayı teşvik eden değil uzlaşmayı öne çıkaran siyaset ihtiyacı oluşmaktadır”
Seçim sonrası ABD'de çatışmacı değil uzlaştırıcı siyasetin hâkim olacağını düşündüğünü dile getiren Do. Dr. Gündoğmuş, “ABD'nin, Avrupa'nın içinde bulunduğu hal bunu zorlayacaktır. Tüm dünyada orta sınıfın eridiği, gelecek kaygısının arttığı bir süreç yaşanırken çatışmayı teşvik eden değil uzlaşmayı öne çıkaran siyaset ihtiyacı oluşmaktadır. Trump kazansa da izleyeceği politika bu yönde olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Biden dönemi hem pasif hem de negatif bir dönem olarak tarihte yerini aldı”
“ABD başkanlarının kişilik tahlillerinin yapıldığı Başkanlık Karakteri isimli eserde ABD başkanları aktif-pasif ve pozitif-negatif ayrımı üzerinden karakterize edilmektedir” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Gündoğmuş sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bu açıdan bakıldığında Trump tıpkı Bush gibi aktif ama negatif karakterde bir isim olarak öne çıkmaktadır. Kendisinden haz edilmeyen, soğuk ama aynı zamanda siyaseti domine edebilen bir karakter. Biden dönemi hem pasif hem de negatif bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Önümüzdeki dönemde uzlaştırıcı siyaset arayışı bağlamında düşünüldüğünde Trump'ın karşısında yer alan adayın aktif ve pozitif karakterde olması gerekecek. Kamala Harris'in muhtemel adaylığının bu ihtiyaca ne ölçüde yanıt vereceği önümüzdeki günlerde netlik kazanacaktır. Bunu o vakit bir daha değerlendirmek gerekir”
“Fırsata dönüştürdüğünü düşünüyorum”
Trump suikastına ilişkin Doç. Dr. Gündoğmuş, “Son suikastın Trump'ın aktif ama negatif olan karakterine yönelik algıyı ortadan kaldırmaya dönük bir fırsata çevrildiğini düşünüyorum. Kavgacı çatışmacı karakterden korkusuz kurtarıcı rolüne doğru bir zorlama seziyorum” değerlendirmesinde bulundu.
