İyi Parti lideri Meral Akşener, Afyonkarahisar'da düzenlediği mitingde yaptığı açıklamada seçimlerin ardından iktidarın ilk 90 gününü ve seçim yenilgisini değerlendirirken, yerel seçimlerde izleyecekleri yol haritasını da açıkladı.
''Eğer ben ve arkadaşlarım makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken elektriği kesilen salonlardan ‘Hayır’ diye haykırmazdık'' diyen Akşener, bütün siyasi partilere, yerel seçimlere ayrı ayrı girme çağrısında bulundu. Akşener, ''İYİ Parti olarak hür ve milli siyası anlayışımız gereği, şahsi hayallerini önceleyen, marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimseyle işbirliği yapmayacağız'' dedi.
Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:
''Biliyorsunuz AK Parti seçimlerden hemen önce birçok vaatte bulundu. İlk 90 güne baktığımızda ise bu vaatlere bırakın yaklaşmayı her gün uzaklaştıklarını görüyoruz. Biz onların bu niyette olmadığını zaten biliyorduk ancak seçim biter bitmez milletimizin elindekini avcundakini çekip kopartmaya cüret etmelerini beklemiyorduk. Yapılan zamlar erimeye başladı, asgari ücret daha hesaba yatmadan açlık sınırının altında kaldı ‘Enflasyonla mücadele edeceğiz’ diye başladıkları cümle faturayı ‘Millete keseceğiz’ diye bitiyor. Yıllarca 'Faiz sebep enflasyon sonuç' diyerek ekonomiyi bu hale getirdiler. Kaç bakan, kaç başkan, kaç bürokrat harcadılar yine de beceremediler, milletimizi oyalamak için bahane üretip durdular. Oysa siyaset sadece seçim kazanmaktan ya da kaybetmekten ibaret değildir. Siyaset kendi insanına faydalı iş yapabilmektir.
''AK Parti, memleketi içine soktuğu krizden çıkarmak için milletin cebine el uzatıyor''
Ama AK Parti iktidarı memleketi kendi elleriyle içine soktuğu krizden çıkarmak için hala milletin cebine el uzatıyor. Her gün tırmanan fiyatlarla durmak bilmek zamlarıyla enflasyonun bedelini milletimize ödetmeye devam diyorlar. Buradan yeni ekonomi yönetimine seslenmek istiyorum siz Türk milletine karşı sorumlusunuz bu yüzden doğruları daha fazla vakit kaybetmeden yapın, enflasyonu azdırmayı seçen sizden öncekiler olabilir ama düşürmenin yöntemini seçmek sizin elinizde.
''Fakir fukaradan elinizi çekin, kodamanlarınızın cebinden alın''
Fakir fukaradan elinizi çekin orta direği fakir etmekten vazgeçin, kodamanlarınızın cebinden alın. Enflasyonun yükünü yıllardır kefen parasına bile el uzatılan milletimize değil, zenginliğine zenginlik katılan bir avuç kodamana yüklemek sizin elinizde. Tasarrufu sadece milletten beklemek yerine kamudaki dehşet verici israfa son vermek sizin elinizde.
90 gün geçti ama ortada bir plan yok. AK Parti’nin en büyük planı yeni isimlerle zaman kazanmak, yeni gelenler ise patronlarını kızdırmadan çözüm üretmeye çalışıyorlar. Daha düne kadar AK Parti'nin pazarladığı kur korumalı mevduattan kurtulmaya çalışıyorlar. Milletimize ödetilen milyarlarca liranın hesabını kim verecek? Nureddin Nebati mi?
Şimşek diyor ki, '2026 yılında rahatlayacağız'. O da biliyor ki bu mümkün değil. Körfez ülkelerine taviz ederek varlıklarımızı fütursuzca satarak günü kurtarmaya çalışıyorlar. Satacak bir şey kalmayınca ne yapacaklar? Belli değil. Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz. Türkiye’nin haysiyeti korunduğu müddetçe dışarıdan para bulunabilir. Ancak ülkemizin çalışanlarının refahını yükseltecek yabancı yatırıma ihtiyacımız var.
''Sığınmacılar şehirlerimizde minyatür Suriye’ler kuruyorlar''
Türk milletinin toplumsal güvenliği büyük bir stratejik göç mühendisliğiyle tehdit altında. Her şehir Suriyelilerle, Afganlarla doldu. Sığınmacı sorunu milli güvenlik siyasetinin birinci maddesidir. Gerçek ve yakın beka meselesidir.
Ülkemizin büyük sorunu olan işsizlik, sığınmacıların çalıştırılması nedeniyle istihdam krizi haline geldi. Ucuz iş gücü kayıt dışı ekonomi cazip hale geldi. Sığınmacılar şehirlerimizde gettolar oluşturup kendi işletmeleriyle sadece birbirlerine hizmet ettikleri minyatür Suriye’ler kuruyorlar. Çocuk işçiliği çocuk evlilikleri çok eşlilik gibi toplumsal sorunlar ortaya çıkıyor. IŞİD ve PKK gibi terör örgütleri tehditlerini ülkemize sığınmacılar üzerinden yürütüyorlar.
İktidar, her zamanki gibi, '-mış' gibi siyaseti yapıyor. Önce hiçbir sorun yokmuş gibi davrandılar, şimdi de geri adım atıyormuş gibi yapıyorlar. Suriye’de kentler yaparak bir kısım sığınmacıyı gönüllü olarak ülkelerine döndürdüklerini açıklıyorlar. Gerçeğin öyle olmadığı ortada. Sayısını kendilerinin bilmediği binlerce kişi sınırdan içeri girerken birkaç yüz kişiyi sınırdan gönderdiğine sevinmek şuursuzluktur ahmaklıktır.
2010 yılında Türkiye’nin kök hücrelerine saldırmak isteyenlerin karşısında durduk. Yapılan o meşhur referandumdan bahsediyorum. Hiç kimse uyarılarımı ciddiye almadı. Bu yüzden 2016 yılında milletin canına kast edenlerin de karşısında durduk. Bu yüzden Türk milletinin kaderini bir kişinin iki dudağının arasına almak isteyenlerin karşısında durduk. Onun için de kimseye yaranamadık. Milletimize yaranalım, bize yeter.
2019 yılında millet iradesine ipotek koymaya çalışanların karşısında durduk. Türk milletine dayatılmaya çalışan kötülüklerin karşısında durduk. Ve geldik 2023’e. 2023’te de milletin verdiği helal oyu babadan miras bilerek seçmen iradesine ipotek koyamayacağını anlatmaya çalıştık. Sözde kanaat önderlerinin güdümünde, milletin olmadığı bir yerden üretilen siyasetin başarılı olamayacağını söyledik. Uyardık, tepki gösterdik. Gerçeklerden bihaber, oturdukları yerden ahkam kesenlere irade koyduk.
''Koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık''
Biz adeta bu seçimizin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Milletimize bir çıkış yolu açmak istedik. Bu yolda hiçbir fedakarlıktan da kaçınmadık. Nefislerimizi kör odalara hapsettik, ama ne yazık ki nefislerinin kölesi olanlarla uğraştık. Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik, ama koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık.
En nihayetinde, maalesef olmadı, olduramadık. Tüm çabalarımıza rağmen seçimlerdeki yenilgiye engel olmadık. Biz Anadolu’nun, iktidarın beceriksizliğinden ne kadar bunaldığını gördük. Ancak aynı Anadolu’nun bir kez daha iki yumruk arasına sıkıştırılmak istemediğini duyduk. Milletin kürsüsüne vatandaşlarımızı çıkardık, herkes duysun istedik. Milletimizin geçmiş kavgaları tartışmaya değil, yeni şeyler duymaya, kazanma umuduna odaklı olduklarını defalarca dile getirdik. Ancak ne söylersek söyleyelim kendimizi dinletemedik.
''Makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken elektriği kesilen salonlardan ‘Hayır’ diye haykırmazdık''
Biz millet iradesini savunduğumuz için işbirlikçilikle suçlandık, milletin itirazının sesi olduğumuz için iktidara yanlamakla suçlandık. Tüm bu sürecin içinden en küçük pazarlık yapmadan çıkan kim oldu? En ufak kar sağlamayan kim oldu? Şükürler olsun ki bizler olduk. Zaten başka türlüsü mümkün müydü? Belli ki unutanlar var, ben tekrar hatırlatayım. Eğer ben ve arkadaşlarım makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken elektriği kesilen salonlardan ‘Hayır’ diye haykırmazdık.
''Bizi günah keçisi ilan etmeye çalıştılar''
Tek kelime konuşmadığım halde her akşam televizyonlara çıkıp yalan konuşanların arttığını gördüm. Şimdiye kadar en çok susması gerekenler en çok konuştular. Ben sustum ama 'Yüzde 60 ile kazanırız' diyenler susmadı. Televizyonlara çıkıp utanmadan seçimin faturasını bize yüklemeye kalkıştılar. Yapmamız gereken, hatalarından ders almış bir muhalefet olarak milletimizin önüne çıkmaktı. Bunun yerine, bizi günah keçisi ilan etmeye çalıştılar.
''20 senede ilk kez milletimizin sevgisini kazanan 2 adayın yolunu açmak için her şeyi yaptım''
2023 seçimlerine girerken Erdoğan karşısında seçimi kazanacak 2 aday çıkardık. 20 senede ilk kez milletimizin sevgisini kazanan 2 adayımız oldu. Yaptığımız araştırmalarda, bu iki arkadaşlarımızın rahatlıkla seçileceğini gördük. Asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedik. Yüce Türk milletinden özür diliyorum. Ben bu 2 arkadaşımızın yolunu açmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Onları destekledim ama onların yolunu kapatanlara maalesef engel olamadım. Sizlerden özür diliyorum. Önleri kesilmek istendiğinde yardımlarına koştum, yanlarında durdum. Her türlü hakareti, iftirayı göğüsledim. Ama onları paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım. Sizlerden özür diliyorum.
Allah şahittir ki, ne yaptıysam seçimleri kazanmak için yaptım. Milletimiz kazanabilsin diye yaptım. Keşke herkes bizler kadar fedakar, bizler kadar yürekli olabilseydi. Ama maalesef olamadılar. Onlar adına da özür diliyorum. Biz seçimi kaybettiğimizin bilincindeyiz. Bizim için millet iradesinin üstünde irade yoktur. Milletin iradesi sorgulanamaz, çünkü siyasetin özelliği budur. Bizim İYİ Parti olarak kendimize yaptığımız en büyük eleştiri, sesini duymaktaki başarımızın yanında, duyurmaktaki başarısızlığımızdır. Mevcut ittifak yönetiminde buna fırsatımız olmadı. İttifak yönetiminde, ayrılıkçı yapılar sistemin içine sızmaya çalışıyor. Biz buna karşıyız. Kimin kiminle neden olduğu belli olmayan ilkesiz siyaseti reddediyoruz. Marjinallikten ve kutuplaşmaktan beslenen faydasız siyaseti reddediyoruz.
İttifak sisteminde, milli siyaset mümkün değildir. Bu yapı içinde milletin kazanması da mümkün değildir. Sandıkta bizlere vermiş olduğunuz mesajı aldık, dersimize iyi çalıştık. Bir umut yolu sunacağız. 2023 seçimlerini çantada keklik olarak görenler, yerel seçimleri genel seçim havasında değerlendirmeye başladılar. Eğer toptancı bir anlayışla, sayısal ittifaklara yönelirsek, bu yereli ortadan kaldırmak olur.
''Gelin, ayrı ayrı seçimlere girelim''
Önümüzdeki yerel seçimlerde elbette kendi kadrolarımızla göreve talip olacağız. Bu vesilesiyle buradan tüm siyasi partilere açık ve net bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin hep birlikte rekabet ortamı oluşturalım. Hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim. Biz varız. Sizleri de bekleriz. Cesaretiniz varsa, sayın Erdoğan, Bahçeli, Kılıçdaroğlu; hadi her birimiz ayrı ayrı girelim. Ancak, biz İYİ Parti olarak hür ve milli siyası anlayışımız gereği, şahsi hayallerini önceleyen, marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimseyle işbirliği yapmayacağız.
Biz bu yolda gözü dönmüş hırslar peşinde yürümüyoruz. Milletimizin sesine kulak veriyoruz. Herkesi kabul etmiyoruz, kapımız herkese açık değil. Mesela Atatürk’e düşman olanlara ‘Hayır’ diyoruz. Cumhuriyet değerlerimizi hiçe sayanlara ‘Hayır’ diyoruz. ‘Hatay Arap şehridir’ diyen meczuplara, onlara kol kanat gerenlere de ‘Hayır’ diyoruz. Türk demekten korkanlara ‘Hayır’ diyoruz. Andımızdan rahatsız olanlara ‘Hayır’ diyoruz. Anayasanın ilk 4 maddesiyle sorunu olanlara ‘Hayır’ diyoruz. Terörle ve bölücü unsurlarla ilişkisi olanlara ‘Hayır’ diyoruz. Dinimizi siyaset için istismar edenlere ‘Hayır’ diyoruz. Milletimizin has evlatlarına, ‘öteki’ diyenlere ‘Hayır’ diyoruz. Seçmeni kendisine mecbur gören, o iğrenç üstüncü siyasete ‘Hayır’ diyoruz.''