Ekranların sevilen yüzü Müge Anlı, ATV’de hafta içi her gün saat 10’da başlayan Müge Anlı ile Tatlı Sert programı ile izleyici karşısına çıkıyor. Esrarengiz olayların yer aldığı programda cinayetler aydınlatılıyor, kayıplar bulunuyor. Avukat Rahmi Özkan ve Doktor Şevki Sözen’in katkılarıyla birbirinden ilginç olaylar aydınlatılıyor. Müge Anlı’da 2 Eylül Pazartesi günü neler yaşandı? İşte yanıtı…
Müge Anlı ile Tatlı Sert 2 Eylül Pazartesi günü yeni sezona başladı.
Uzun yıllardır Müge Anlı ile Tatlı Sert programında izleyici ile buluşan avukat Rahmi Özkan, sağlık sorunu haberleriyle gündeme gelmişti. Solunum cihazına bağlı olan Özkan'ın konuşmakta zorluk çektiği görülmüştü. Rahmi Özkan sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi.
Yaz tatili süresince 96 kayıp sevgi izi sayesinde bulundu.
Evlatlık verilen Meral Laleci'nin cenazesini bulmak için gerçek ailesi aranıyor
Müge Anlı "Hayatta olmayan birinin ailesini arayacağız" diyerek programı açtı. Ozan Bey, 7 aylık eşi Büşra Meral'i 6 Şubat depremlerinde kaybetmiş. Eşi vefat ettikten sonra eşinin evlat edinildiğini öğrenen Ozan Bey, bulunan cenazelerle eşinin DNA örneğinin eşleşebilmesi için eşinin gerçek ailesini arıyor. Kimliği belirlenemeyen cenazeler arasında eşini tespit etmek için eşinin gerçek ailesini arıyor.
"Meral'in evlatlık olduğunu bilmiyordum"
Ozan, "Enkaz altında 4 saat kadar konuştuk. Yatak odasındaydık. Evimizin yıkılayacağını anladığım andan itibaren Meral'in üzerine sarıldım. Enkaz altında saatlerce konuştuk. İlk cümleleri 'bacaklarımı hissetmiyorum' oldu. Meral Laleci'nin cenazesini bulmak için gerçek ailesine ulaşmalıyım. Ben evlatlık olduğunu hiç bilmiyordum. Meral bana hiç söylemedi. Ben onun evlatlık verilen ailesiyle bir arada bulundum. Vedalaşırken, 'Hangimiz çıkarsak geride kalan hayallerimizi gerçekleştirsin' demiştik" dedi.
Müge Anlı, "6 Mart 1993 yılında İskenderun Demir-Çelik Fabrikası'nın içindeki camiye yeni doğmuş bir bebek olarak bırakılmış. Pembe bir battaniyeye sarılı halde bulunmuş" açıklamasında bulundu.
Pembe bir battaniye ile bırakılmıştı
Meral'i 1 gün misafir eden Hkmet Öztürk yayına bağlanarak, "İskenderun Demir-Çelik Fabrikasının Facebook paylaşımında Ozan'ın paylaşımını gördüm. 1993 yılının Mart ayında güvenlik görevlisi bir arkadaşımız mescitte bir bebek bırakıldığını söyledi. Hemen eşime haber verdim. O da çok meraklandı. Eşim ben alırım, onu bana ver dedi. Biz bebeği alıp eve götürdük. Açtı, ağlıyordu ve altı kirlenmişti. 2-3 günlük bir bebekti. Beyaz bir zıbını vardı. Biz evde bayram sevinci yaşadık. Küçük kızım ve oğlum etrafına pervane oluyordu. Eşim ısrarla bu bebeği biz alalım diye teklif etti. Ayaklarında patik vardı. Pembe bir battaniyeye sarılmıştı. Ertesi sabah güvenlik ve jandarmadan geldiler. Tutanakta eşimin adını yazdılar. Meral Bebek olarak yazdılar" dedi.
"Meral'in mezarını bulmayı kendimde bir görev hissediyorum"
Meral'in endüstri mühendisi, kendisinin de psikolog olduğunu söyleyen Ozan eşinin biyolojik ailesinden gelecek bir haber beklediğini belirterek, "Meral'in mezarını bulmayı kendimde bir görev hissediyorum. Eşimi kendi ellerimle toprağa vermek isterdim. Meral bana bugüne kadar verdiği bütün sözleri tuttu. Enkaz altında çok konuştuk. Bir süre sonra ateşi çıktı ve vedalaştık" diye konuştu.
Mühendis Gökhan Atakan öldürüldü mü?
Biri mühendis doktor olan bir çift, yıllar önce birlikte Bursa'dan İstanbul'a giderken Sakarya'dan geçiyor. Yoldan karpuz alıyorlar. Mühendis Gökhan Atakan nehirde karpuzu yıkamaya çalışırken, düşüp boğularak hayatını kaybediyor. Aile oğullarının karpuz yıkarken nehre düştüğünü öğreniyor. Ancak 16 yıl sonra Gökhan Atakan'ın bir cinayete kurban gittiği öğreniliyor. Gökhan Atakan'ın abisi, yengesi, yeğeni, anne ve babası Müge Anlı stüdyolarına geldi.
Gökhan Atakan'ın eşi Yeliz ile üniversitede tanışıp 2003 yılında evlendiği öğrenildi. Yeliz'in ikinci eşi Mehmet boşanma aşamasındayken, Yeliz'in ilk eşinin boğulmadığını ve Yeliz'in sevgilisiyle birlikte Gökhan'ı öldürdüğünü açıkladı. Yeliz'in ikinci eşi, Yeliz ve sevgilisinin nehirden su çekip Gökhan Atakan'ı o suda boğduğunu iddia ediyor.
"Suda boğdular, şüphe çekmemesi için nehre attılar"
30 yaşında genç bir inşaat mühendisi olan Keşanlı Gökhan Atakan öldü mü, öldürüldü mü? Genç mühendisin doktor eşi Yeliz tüm soruların yanıtını biliyor mu? Gökhan Ateş'in doktor eşi Yeliz'in boşanma aşamasındaki ikinci eşi ortaya çıkardığı ses kaydıyla soruşturmanın seyrini değiştiriyor. Ses kaydında Yeliz'in sevgilisi Erdal ile birlikte eşi Gökhan Atakan'ı öldürdüğünü itiraf ediyor. Erdal isimli biriyle yasak ilişki yaşayan Yeliz, ikinci eşi Mehmet'e ilk eşini sevgilisi Erdal ile birlikte nehir suyu ile öldürüp daha sonra Sakarya Nehri'ne bıraktığını anlatmış.
Söz konusu ses kaydı hukuksuz bir yolla alındığı için mahkemede delil kabul edilmemiş. Ancak ilgili ses kaydının Yeliz'in sesi ile eşleştiği tespit edildi.
Gökhan'ın eşi Yeliz neden arabayı sattı?
Gökhan Atakan'ın ölmeden birkaç ay önce mart ayında araba aldığı ve ölüm sigortası yaptığı öğrenildi. Gökhan Atakan'ı arama çalışmaları devam ederken eşi Yeliz'in 'Evdeki eşyaları atacağım. Alacağınızı alın. Araba bende kalsın. Siz ödeyemezsiniz' dediği öğrenildi.
Ses kaydında Yeliz'in, "Kocamı sevgilim Erdal öldürdü. Sonra cesedi benim arabama yükledik. İki araba birlikte nehre gittik. Benim arabama kocamın salyaları bulaştığı için sevgilim Erdal, 'o arabayı hemen sat' dedi" dediği duyuluyor.
Mehmet Yörük cinayete mi kurban gitti?
Ömer, hayat arkadaşı Nazlı ile birlikte Müge Anlı stüdyolarına geldi. Babası Mehmet Yörük'ü kaybeden Ömer, babasının ölümünden annesini sorumlu tutuyor. Annesinin mercimek çorbası yaptığını, kardeşinin o çorbadan içmesine müsaade etmediğini ve 3. kaşıktan sonra babasının rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını açıkladı. Ömer, "Annem Sebile, üfürükçü Mustafa Samagan ile görüşüyordu. Babam öldükten 3 gün sonra annemi istemeye kalktı. Mustafa Samagan'ın da eşi 3-4 ay önce vefat etmiş. Onun ölümündende annem sorumlu olabilir" dedi.
İddiaların odağındaki taraflar karşı karşıya geldi. Ömer'in kardeşi Abdullah stüdyoya gelerek, "Babamın rahatsızlığı yoktu. Biz babama baktırdık. Hiçbir rahatsızlığı çıkmadı. Ben Çukurova Üniversitesi'nde mühendislik okuyorum. Biz birkaç yıl önce Mustafa ile hoca olarak tanıştık. Annemi kendine bağladı" dedi.
Sebile Hanım, "Mustafa eşim öldükten 4-5 gün sonra gelip beni istedi. Ben kabul etmedim" diye konuştu. Yayına bağlanan Mustafa Samagan, "İsteme durumu şöyle oldu. Çocuklara danıştım. Bu kadının kocası, benim de hanımım öldü. Çocuklarım bana engel oldu. Olay böyle büyüdü. Benim iddialarla ilgim yok" dedi.
Gelin Nazlı, Sebile'ye yüklenerek, "O çorbanın içinde ne vardı?" diye sordu. Stüdyoda tansiyon yükseldi.
Gelin Nazlı, "Mustafa ile Sebile Facebook'tan arkadaş ve profil fotoğrafları aynı" dedi. Sebile, "Ben Mustafa'yı amca olarak görüyorum. O fotoğraf hoşuma gittiği için paylaştım. Sonra kaldırdım. Çiçek fotoğrafıydı zaten. Eşimin de hoşuna gitti" diye konuştu.
59 yaşındaki Abdullah Demirtaş Bursa'dan kayboldu. 20 gündür haber alınamıyor.
70 yaşındaki Hüseyin Aydın da Balıkesir'den kayboldu.
