Özel Haber: Sümeyye Aksu
Türkiye'nin en büyük nüfusuna sahip şehrinde 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin ardından kentsel dönüşüm çalışmaları gündemden hiç düşmedi. 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de 7,4 büyüklüğünde meydana gelen ve 45 saniye süren Marmara Depremi, Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova'da yıkıma yol açtı. Depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 43 bin 953 kişi yaralandı. Yaklaşık 200 bin kişinin evsiz kaldığı, 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yerinin yıkıldığı depremden 16 milyona yakın kişi değişik düzeylerde etkilendi. 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 iş yerinde hasar tespit edildi. Türkiye korkuyla yaşadığı 45 saniyeyi unutmadı. Yaşanan acılar, kaybedilen canlar yüreklerden silinmedi.
Dikkatler İstanbul’daki kentsel dönüşüm çalışmalarına çevrildi
Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 ilde yaşanan büyük yıkım ve beklenen Marmara depremi nedeniyle bütün dikkatler İstanbul'daki kentsel dönüşüm çalışmalarına çevrildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2012 yılında "Türkiye'nin Her Yerinde Kentsel Dönüşüm" sloganıyla başlatılan çalışmalar kapsamında, kentlerin dayanıksız yapı stokunun yenilenmesi için ilçe belediyeleri ve özel sektör eliyle çalışmalar yürütüyor. 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıldönümü ve Kahramanmaraş depremlerinin olası İstanbul depremine dikkat çektiğini dile getiren Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan konuya ilişkin Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.
“İstanbul’da kentsel dönüşüm yok”
İstanbul’da kentsel dönüşüm olmadığını savunan Ercan, kentsel dönüşüm adı altında yapılanın nüfusu artırmaya ve mal sahiplerini zenginleştirmeye yönelik bir yapısal dönüşüm olduğu söyledi. Uzun zamandır uygulanan politikalarla isteyerek veya istemeyerek İstanbul’a göçün teşvik edildiğini söyleyen Ercan, İstanbul’a göç eden her bir insanın devlete maliyetinin 30 bin dolar olduğunu belirterek, Türkiye’nin özellikle son zamanlarda içinde bulunduğu finansal zorluğa dikkat çekti.
“Depremin ölümcül olmaması için ülkenin ekonomisinin gelişmiş olması gerekiyor”
“Bir ülkede depreme çare; ekonominin iyileştirilmesi, yetkin yönetim, ayrıca yazgıcılığın yok edilmesinden geçer” diyen Ercan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Çünkü kentsel dönüşümü başaramadı. Sağlam yerde, sağlam yapı yapmak. Bu kadar basit. Fakat hiçbir önlem alınmıyor. Deprem sadece İstanbul’un sorunu değil. Bütün Türkiye’nin sorunu. Dolayısıyla bir depremin, depremlerin ölümcül olmaması için ülkenin ekonomisinin gelişmiş olması gerekiyor. İnsanların eğitim düzeyinin yüksek olması gerekiyor. Yani depremin bir kader ya da Allah’ın takdiri gibi böyle dine bağlanmaması gerekiyor. Bu ülkenin gerçeği. Ülkenin yöneticilerinin halkçı olması gerekiyor ve halkı koruyucu, önleyici deprem olmadan sağlam profesörler yetiştirmesi lazım”
“Marmara halen 1999 depreminin yorgunluğunda”
Ercan, İstanbul’un durumuna ilişkin, “24 yıldır İstanbul’da gerçek anlamda kentsel dönüşüm yapılmıyor. Halkın da sürekli rantsal dönüşüm olarak adlandırdığı, kamunun elindeki değerli arsalar alınarak -askeri kışlalar, karayolu arazileri olsun- buralara sahibine para kazandıracak yapılar yapıldı sürekli. Hatta toplanma alanlarına yapılar yapıldı. Bir de İstanbul’a göç teşvik edildi. Marmara halen 1999 M7,5'luk depreminin yorgunluğunda. Kuzey kolu kırması için gereken 6 milyarlık giga tonluk gücü toplamadan deprem yapamaz" dedi.
“Korku yerine çözüm üretmek gerekir”
Ercan sözlerini şöyle tamamladı;
“Zaten geçim sıkıntısı içinde kıvranan toplumu, sürekli olarak "deprem olacak" diye korku sarmalında kivrandirmanin bir yarari yoktur. Halkın yaşam sevincini kırar, yaşamdan bezdirir. Korku yerine çözüm üretmek gerekir”