Dünya Sağlık Örgütü ve birçok diğer uluslararası kuruluş, sağlık çalışanlarına yeterli yatırım yapılmadığı takdirde sağlık hizmetlerinde önemli sorunlar ortaya çıkabileceği konusunda uyarıyor. Ülkeler sağlık çalışanları ile ilgili ciddi sorunlarla karşı karşıya. Sağlık çalışanlarının iş yükü ve psikolojik sorunları nedeniyle işlerini bırakmaları, çalışanlarının yaşlanması, sağlık hizmetlerindeki boşlukların doldurulamaması ve kırsal bölgelerde sağlık çalışanı eksikliği bunlardan birkaçı. Son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar ise sağlık sektöründe çalışanların ücretlerini ve sektörün cazibesini etkileyerek sorunları daha da derinleştirmekte.

“Biz hekimler yine bir 14 Mart Tıp Bayramını üzgün ve kırgın olarak geçireceğiz.”

“Hekimler sağlık sisteminin ana unsurudur” diyen HEKİMSEN Ankara Şube Başkan Yardımcısı Koray Demirtaş, “Hekimlerin ve hekimliğin değersizleştirilmesi sonucu. Hekime şiddet uygulama bazı insanların da sokak röportajlarında övünerek söylemekten çekinmediği bir vandallık olarak ortaya çıkmıştır. Ancak şiddet bir iletişim ve hizmet alma yolu asla olamaz” dedi.  

Hastanelerdeki yoğunluğun şiddet olaylarını tetiklediğinin altını çizen Demirtaş, “Güncelde hastanelerde oluşturulan yapay yoğunluklar sebebiyle maalesef şiddet olayları artarak devam ediyor. Biz hekimler yine bir 14 Mart Tıp Bayramını üzgün ve kırgın olarak geçireceğiz. Sağlıkta şiddeti engellemek için mutlaka etkin güvenlik sağlayıcı tedbirler alınmalı. Şiddetin cezası diğer kamu görevlilerine ( örneğin hâkimler, savcılar vb ) şiddet uygulandığında nasıl caydırıcı cezalar veriliyor ise aynı cezalar uygulanmalı.”

“Vatandaşların hekimleri ilaç tedariki için reçete sağladıkları bir yer olarak görmeleri hekime ve kararına tekrar değer kazandırılarak durdurulmalıdır.”

Demirtaş, “Acil servisler gerçek acil hastalara bakmalı acil servislerde şiddet öncelikle bu şekilde önlenebilir. Performans sistemi artık kaldırılmalıdır. Ameliyat ve girişimsel işlemler dünyadaki diğer ülkelerin benzer sayılarına ve oranlarına yaklaştırılacak şekilde azaltılmalıdır. Vatandaşların hekimleri ilaç tedariki için reçete sağladıkları bir yer olarak görmeleri hekime ve kararına tekrar değer kazandırılarak durdurulmalıdır. Sonuç olarak Hekimliği düzenleyecek yeni yasaya ihtiyaç vardır. Hekimsen olarak koruyucu hekimlikten ileri basamak hastanelerde ameliyat ve yoğun bakım uygulamalarına kadar her aşamayı düzenleyen yasal metinleri tekrar gözden geçirerek hazırladık ve halen geniş zeminlerde istişare çalışmalarımız devam ediyor.” Açıklamasında bulundu.  

“3-5 dakika da bir hasta bakıyoruz. Bu durum hem hekim haklarına hem de hasta haklarına aykırı”

TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ise, sağlık sektöründe en büyük sorunun şiddet olduğunu belirtti. Ökten, “Diğer bir sorun; malpraktis davalarının giderek artması ve çalışma koşullarımızın her geçen gün kötüleşmesi... 3-5 dakika da bir hasta bakmaya zorlanmamızda şikâyetlerin artmasına ve doğal olarak şiddeti de tetikleyen durumların çıkmasına neden oluyor. Diğer bir sorun acillerde hasta yükünün çok fazla olması” dedi.

Şiddet konusunda yasa tasarının etkin ve cezaların ağırlaştırılması gerektiğini vurgulayan Ökten, “Özellikle biz 2012 yılında Esin Arslan'ın öldürülmesinden sonra bununla ilgili bir yasa tasarısı hazırladık ve yıllarca bunu iktidara sunduk, muhalefet partilerine sunduk, mecliste görüşülmesi ve geçmesi için çaba sarf ettik. Ancak bunların hiç birisi yapılmadı. Daha sonradan bir sağlıkta şiddet yasası çıkarıldı. Ancak bu yasada cezalar uygulanmadığı için veya işte şiddet uygulayan biri herhangi bir cezai yaptırıma tabi olmadığı için şiddet olaylarında bir azalma yok, aksine artış var. Cezaların mutlaka arttırılması gerekiyor” diye konuştu.

“Dünya Sağlık Örgütü'ne göre muayene süresinin 20 dakika olması gerekiyor.”

Sağlıkta dönüşüm programını da değerlendiren Ökten sözlerine şu şekilde devam etti;

“Bir de tabii ki bu şiddete yol açan esas etken olan bu sağlıktaki dönüşüm projesi dediğimiz 2002 yılından beri uygulanan sistemi tamamen terk etmek gerekir. Vatandaşın sağlık hakkının giderek azalması, aylar sonraya verilen poliklinik, muayene, tetkik, ameliyat randevuları hatta bu şimdi yıllara doğru yayılmaya başladı. Bu durum değişmediği sürece biz bu sağlık sistemindeki sorunların hiçbirisini çözemeyiz.”

Randevu sistemine de değinen Ökten, “Dünya Sağlık Örgütü'ne göre muayene süresinin 20 dakika olması gerekiyor. Bu bazı branşlara göre daha az olabilir, bazı branşlara göre ise daha da fazla olabilir. Şimdi bakanlık dönem dönem başhekimliklere yazı gönderir, gelen hastalar geri çevrilmeyecek diye. Gelen hastaya da randevu veriliyor. 10 dakika da bir hasta muayene aralıklarında ekstra 2 hastaya daha bakmış oluyoruz. Bu sefer ne oluyor? Her 3-5 dakikaya bir neredeyse hasta bakıyor duruma geliyoruz. Hem hekim hakları açısından hem de hasta haklarına da aykırı bir durum gerçekten. Hastanın daha iyi bir sağlık hizmeti hakkı var. Ama bu koşullarda bunu yapamıyoruz maalesef. Hasta çok fazla biriktiği zaman işte şiddetin nedenlerinden birisi de bu oluyor” diyerek asıl sorunun altını çizdi.

“Hekim açığı ve sağlık personeli açığı 27 bin rakamıyla çözülecek bir sorun değil”

27 bin sağlık çalışanı atamasının yeterli olmadığını dile getiren Ökten, "Türkiye'nin ihtiyacı aşağı yukarı 100 bine yakın sağlık yani hekim hemşire vs. en az 100 bine yakın açık var. Bu konuda da onu bakanlık yapmıyor ve yaptığı atamaların zaten hekim atamalarına açtığı kadrolara başvuru yarı yarıya oluyor. Kamuda yaşanan sorunlardan dolayı çok fazla bir başvuru da yok en fazla yarı yarıya TUS kadrolarında yandallar özellikle çocuk yandalları vs. yüzde 80'e varan oranda boş başvurmuyor arkadaşlar. Hekim açığı ve sağlık personeli açığı bu 27 bin rakamıyla çözülecek bir sorun değil. Son yıllarda çok fazla giderek artan yurt dışına bir hekim göçü var.

Sağlık çalışanlarının yüzde 98’i aldıkları zamların yetersiz olduğunu belirtti

Genel Sağlık-İş, sağlık çalışanlarının geçim sıkıntısı üzerine bir araştırma yaptı. Araştırmaya göre, geçen yıl sağlık çalışanlarının yüzde 75’inin geliri 20 bin liranın altındayken bu yıl yüzde 70’inin geliri 34 bin ila 45 bin lira civarında. Ekonomik kriz nedeniyle maaşlarda yaşanan kısmi artış sağlıkçıların ekonomik sorunlarını çözemediği gibi sorunların daha da derinleşmesine yol açtığı belirtildi. Ekonomik kriz gündelik hayatınızı nasıl etkiledi? Sorusuna sağlık çalışanlarının yüzde 51’i çok olumsuz etkilediğini bildirdi. Krizden etkilenmediğini söyleyenlerin oranı yüzde 1’de kaldı.

Araştırmaya göre, ekonomik kriz yüzünden sağlıkçıların yüzde 51.6’sının borçlanma miktarı artarken yüzde 32.9’u borçlanmak zorunda kaldığını belirtti. Geçen yıl sağlıkçıların yüzde 81.1’i gündelik hayatını borçla sürdürürken bu yıl borçla yaşayanların oranı 3.4 puan artarak yüzde 84.5’e yükseldi. Sağlık çalışanlarının yüzde 98’i aldıkları zamların, maaş ve sosyal yardımların yetersiz kaldığını belirtti.

Sağlık çalışanlarının yüzde 82’sinin çalıştığı kurumda üstleri tarafından mobbinge uğradığı belirtilen araştırmada, sağlıkçıların yüzde 57.9’u iş yükünün bilinçli şekilde arttırıldığını, yüzde 24.2’si sözlü tacize maruz kaldığını, yüzde 16’sı iş yerinde dışlandığını, yüzde 2.1’i de kendisiyle alay edildiğini ifade etti. Ayrıca çalışanlar iş yüklerinin son dönemde olağanüstü artmasından şikâyet etti.

Ağustos ayında 179 işçi hayatını kaybetti; işçi ölümleri neden artıyor? Ağustos ayında 179 işçi hayatını kaybetti; işçi ölümleri neden artıyor?

Muhabir: Sibel Yazıcı