Özel Haber: Sümeyye Aksu
Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) resmi istatistiklerine göre 2012-2021 yılları arasında ormanlık alanlarda orman dışı kullanımı için toplam 58 bin 148 izin verildi. Bu izinlerin 26 bin 988 tanesi madencilik, 11 bin 425 tanesi ise enerji sektörü için verilen izinlerden oluşuyor. Yine bu yıllar içerisinde toplamda 383 bin 36 hektarlık ormanlık alan ranta açıldı. OGM, 2022 yılına ait verileri açıklamazken, aynı yıllar arasında çıkan yangınlarda toplamda 238 bin 983 hektarlık ormanlık alan yok oldu. Dünya Kaynakları Enstitüsü'nün Küresel Orman İzleme projesi kapsamında yapılan araştırmada da 2022'de bir önceki yıla kıyasla daha fazla yaşlı ve karbon açısından zengin tropikal ormanın kesilerek veya yanarak yok olduğu tespit ediliyor.
11 ilde bazı alanlar orman sınırları dışına çıkarıldı
Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı kararına göre; Antalya, Balıkesir, İstanbul, İzmir, Kütahya, Manisa, Muğla, Mersin, Sivas, Trabzon ve Yozgat'taki bazı alanlar, orman sınırları dışına çıkarıldı. Kararda, orman sınırları dışına çıkarılan alanların iki katından az olmamak üzere, devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazine'nin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlardan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü) tarafından Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis yapılacağı belirtildi.
Bu alanlar imara açılabilir
Bu kararla orman dışına çıkarılan alanların toplam büyüklüğünün 1,1 milyon metrekare olduğu belirtiliyor. Orman alanı dışına çıkarılan alanların başında İstanbul’un kıymetli alanları dikkat çekiyor. Bu alanların bir bölümünün kentsel rezerv alanına dönüştürülebileceği değerlendirmeleri yapılıyor. Kentsel dönüşüm kapsamında rezerv alanlara ilişkin düzenlemenin ardından gelen bu kararla orman dışına çıkarılan alanların imara açılacağı ve kararın TOKİ için de arsa yaratmak anlamına geleceği belirtiliyor. 11 ilde bazı alanların orman sınırları dışına çıkarılmasıyla ilgili Türkiye Ormancılar Derneği Üyesi Doç. Dr. Ufuk Coşgun, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.
“Yeni bir ağaçlandırmayla ekosistemi yaratamazsınız”
Resmi Gazete’de yayınlanan kararda yer alan bölgeler yöresel koşullara göre değişiyor diyen Doç. Dr. Coşgun, “Burada özellikle söyleyebileceğim konu şudur. Bu tür alanların daha doğrusu bazı alanların ormancılık dışı amaçlarla kullanılması söz konusu olduğunda oradaki ağaç miktarının 2-3 katı kadar ağaç dikilmesi yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil. Orman ekosistemindeki işleyişi siz bozduğunuzda onun yerine yeni bir ağaçlandırmayla ekosistemi yaratamazsınız. Bu on binlerce yılda meydana gelen bir süreçtir” dedi.
“Doktrinler tarafından tartışılan konudur”
Bu tür amaç dışı kullanımlarla ilgili 6831 sayılı yasanın 16. ve 17. Maddelerinde değişiklik yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Coşgun, “İğneden ipliğe birçok konu izin kapsamı içerisinde yer alıyor. İzin verilecek konuların kamu yararı söz konusu ise Anayasaya bu konuda bağlayıcı hüküm içermektedir. Kamu yararı Anayasaya aykırılık tartışılmaktadır. Hangi yararlanmalar kamu yararıdır hangi yararlanmalar kamu yararı dışındadır anlayışı hukuki doktrinler tarafından da tartışılan konudur” diye konuştu.
“Tespitin kim ya da kimler tarafından belirleneceği konusunda eksiklikler var”
Burada üzerinde durulması gereken bir başka konunun izin verilecek alanlarla ilgili bir başka bu izne konu alan bulunmaması durumunda orman alanlarının yararlanılmasının esas olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Coşgun, “Burada bir boşluk var. 16. ve 17. maddelerde belirtilen huşularla ilgili bir izin konusu gündeme geldiğinde, burada ki meslektaşlarımız bu alanın bu izin konusu orman alanı dışında başka bir yerde de yapılıp yapılmayacağını tespit etmekle yükümlü değildir. Dolayısıyla bunun tespitinin kim ya da kimler tarafından belirleneceği konusunda da eksiklikler bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“İzinlerde ‘üstün kamu yararı’ gözetilmelidir”
“Rahmetli Prof. Dr. Uçkun Geray hocamızın ‘üstün kamu yararı’ diye bir tabiri, tanımı vardı. Yani birçok şey kamu yararı olabilir ama bu yararların içerisinde hangisi daha üstüdür daha ağırlıklı bir kamu yararı niteliğindedir. Aslında orman alanlarında verilecek izinlere bu gözle ‘üstün kamu yararı’ taşıyıp taşımadığı gözüyle bakıldığında daha net ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullanan Doç. Dr. Coşgun sözlerini şöyle sürdürdü;
“Orman alanlarından ormancılık dışı amaçlarla yararlanma izinlerinde bu anlayış dikkate alınırsa izin talepleri azalacaktır. Ormancılık dışı amaçla yararlanmayla ilgili bir başka arazi nedir? Bu ya bir hazine arazisizdir ya da vatandaşın arazisizdir. Doğrudan orman alanlarından yararlanma minimize bir maliyet gerektirdiği için direkt ilk akla gelen yer olarak gündeme gelmektedir”
“Bedeller belirlenirken sosyal ve ekolojik değerler katılmalı”
“Ormancılık dışı yararlanmalarla ilgili bedel konuları belirlenirken, bir takım sosyal ve ekolojik değerlerinde katılması ve bu rakamların yükseltilmesi gerekiyor” diyen Doç. Dr. Coşgun, “Caydırıcılığı sağlamak açısından bir yaklaşım olarak yararlanılabilir. Çünkü günümüzde öyle bir hal almış durumdaki özellikle bu sektörde çalışan belirli bir kapitale erişmiş firmaların bu işleri girmemesi neredeyse onlar için ‘ya sen böyle bir karlı işe nasıl girmiyorsun?’ gibi bir algı yaratıyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Akbelen ve Kaz Dağları’nı örnek verebiliriz”
Akbelen ve Kaz Dağları’nı buna örnek verebileceğini söyleyen Doç. Dr. Coşgun sözlerini şöyle tamamladı;
“Biz orada 10 bin ağaç kesiyoruz, bu kadar ağacın yerine 10 katını 100 bin tane ağaç dikiyoruz demek yeryüzü işareti, sınır itibariyle bir orman alanı oluşturuyor olabilirsiniz. Fakat orman ekosistemi oluşturamazsınız. Bu 10 binlerce yılda ancak oluşmuş ve içinde çok ciddi dengelerin olduğu bir süreçtir. İşte Kaz Dağları’nda da altın madeni hikayesinde olduğu gibi oradaki doğaya zarar vermek. Birde şunu ifade etmek gerekir ormancılık dışı amaçlarla yararlanma süreleri bittiğinde bu alanda tekrar ormanlaştırmayla ilgili geri dönüşümü olanaksızdır. Bunun sağlanmasıyla ilgili yapılacak yatırımlar bu işten elde edilen tüm gelirinde üzerindedir. Sadece topografyayı oluşturduk, onun üzerine toprağı serpiştirdik birkaç tane fidan diktik anlamında değil. Orada bir ekosistemin oluşması sürecinden bahsediyoruz. Ki bundan öncede söylediğim gibi 100 binlerce yılı içeren bir süreçtir”