CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir temaslarının ikinci gününde Beşyol köyünde düzenlenen Bornova Kiraz Festivali’ne katıldı. Programda Özel’e CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP Parti Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, CHP’li ilçe belediye başkanları ve CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper eşlik etti.
Programda yaptığı konuşmada tarımsal üretimin son 20 yılda geldiğini noktaya değinen Özel, şunları söyledi:
“Köyün köy olarak kalması son derece kıymetlidir”
“Bornova’nın 12 tane mahallesi var. Eskiden köy statüsündeydi. Köy olunca muhtarın yetkileri ona göreydi. Bütçesi vardı, köyün malları vardı, gittiği yerde sözünün ağırlığı çok fazlaydı. Ne yazık ki bu statüler ortadan kalktı. Ama biz 2014’ye eleştirdiğimiz hususlar sıkıntıya dönüşünce eski statüyü karşılamaz ama kırsal mahalle statüsü diye bir düzenleme oldu. Ömer Başkanımız temmuz ayında arzu eden bütün köylerimizi bu statüye kavuşturacağını söyledi. Bu son derece kıymetlidir. Köyün köy olarak kalmasında, sosyal ve ekonomik olarak gelişmesinde son derece kıymetlidir. Ben Ömer Başkan’ın köylere duyduğu meraktan son derece memnunum. Tüm köylere asfalt işini bu yaz bitirmeye söz vermiş. Bu geçmiş dönemlerde de yapılan çok büyük işlerden biriydi köy yolarının asfaltlanması. Olmayan muhtarlık binası kalmayacak. Ayrıca köylere kümes, tavuk yardımı, yumurta alım desteği, koyun ve keçi desteği sözü veriyor. Biz CHP’liler olarak köylerden destek isterken boşuna konuşmuyoruz. Ne söylediysek yapıyoruz. İki ay gibi kısa bir zamanda bu kadar önemli sözlerin tutulma adımlarının atılmasını son derece önemsiyorum.”
“Türkiye’de yarım milyon çiftçi kayıp”
Ülkedeki tarımsal üretimin yıllar içerisinde yaşadığı gerilemeyi hatırlatan Özel, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Ülkemiz, dünya kiraz üretiminde birinci sırada. Kirazın Türkiye’de en çok üretildiği iller arasında İzmir ve Manisa en ön sıralarda yer alıyor. Ancak kiraz üreticisi artan gübre, mazot, ilaç ve işçi fiyatlarından dolayı zor zamanlar geçiriyorlar. Hem üreticimizin sorunlarını çözmek hem verimi artırmak hem de ihraçları artırarak herkesin yüzünü güldürecek tarım uygulamaları mümkün. Bunun için politikasız, üretici lehine kalıcı düzenlemeler yapmak gerekiyor. 2003 yılında 2,8 milyon çiftçimiz varken 21 yıl sonra bugün 2,3 milyon çiftçisi var. Yani 500 milyon çiftçi kayıp. Sanayide asgari ücretli işçi, işsiz, sokakta geçimini arayan gündelikçi çalışanlara dönüşmüş. Soma madeninde işçi olmuş, günü gelmiş canını vermiş. O yüzden dikkat etmek gerekir. Türkiye’nin 20 yılda nüfusu 20 milyon artıyorsa 20 yılda 500 bin çiftçi kayboluyorsa… İşte her şeyden beka sorunu çıkaranlar var ya şuraya baksınlar. Bugün Türkiye’de yarım milyon çiftçi kayıp. Oysa ki orana göre çiftçi sayısının değil kaybolmuş olması o orana göre artması gerekirdi. Memlekette her dört çiftçiden üçü ‘bu işi yapmak istemiyorum’ diyor. Çiftçilerin yaş ortalaması 58 olmuş. Yani sadece yaşlıların yaptığı bir süreç oldu.”
“Topraklarımızı İsrail'e, Yunanistan'a katmaya gayret gösteriyorlar”
Tarımsal kredilerde çiftçilerin yabancı sermayeli bankalara muhtaç edildiği mesajını veren Özel, şöyle devam etti:
“Türkiye son 20 yılda Hollanda kadar tarım toprağını kaybetti. Her yerde Yunan sermayeli ya da İsrail sermayeli firmalar en uygun tarım kredisini veriyorlar bu son dere strateji bir adım. Ziraat Bankası kötü yönetiliyor. Zenginlere düşük faizli kredi veriyor, çiftçiye gelince kuyruk var. Birkaç kişi ya faydalanıyor ya da faydalanamıyor. Hal böyle olunca krediler Ziraat Bankası'ndan uyguna Yunan Bankası ya da İsrail sermayeli bankalar tam kredileri veriyorlar. Diğer yerli bankalardan ucuz. Amaç toprağımızı ipotek altına almak. Bu toprakları ordularıyla işgal edemeyenler topla, tüfekle zapt edemeyenler şimdi ipotekle toprak kazanmaya, topraklarımızı İsrail'e, Yunanistan'a katmaya gayret gösteriyorlar. Buradan Türkiye’yi yönetenlere sesleniyorum… Kendi çiftçine sahip çıkmazsan, ona uygun kredi vermezken, borçlarını ödeyemeyecek duruma gelenlerin faizini silmezsen, günü geldiğinde onu başkalarına ipotek ettirirsen esas beka sorunu budur. Biz bu beka sorununu görüyoruz ve çözmek için de kolları sıvayacağız.”
“Çare tarımsal üretimi desteklemekte”
CHP iktidarında çiftçilere verilecek desteklere ilişkin de söz veren Özel, şunları kaydetti:
“Çiftçilerimizin toplam borcu son bir yılda yüzde 88 artmış ve 652 milyar liraya ulaşmış durumda. Bir yılda neredeyse iki katına çıkmış durumda. Çiftçi geçen seneye kadar ne kadar zor durumdaysa geçen senden bugüne bir o kadar daha zor duruma gelmiş. Çare, tarımsal üretimi desteklemekte. Kanuna göre Gayrisafi Milli Hasıla’nın yüzde 1’i çiftçilere destek olarak verilmesi lazım. Ama binde 2’sini bile vermiyorlar. Tam 20 senedir verdikleri sözü tutmuyorlar Çiftçimizin 2024’te GSMH’nın yüzde 1’i 410 milyar lira. Eğer bu miktar destekleme olarak sizlere dağıtılacak olsa sorunlarının çok büyük bir kısmı çözülür. İktidara sesleniyorum. Çiftçinin yüzünü güldürmek için, Türkiye’nin yeniden kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olması için, ülkede kıtlık olmaması, tarımda dışa bağımlısı olmaması için çıkardığınız kanuna uyun yeter. Biz CHP olarak tarımsal sulamada kullanılan elektrikten bütün vergileri kaldırmayı, tarımsal sulamaya elektrik desteği sağlamayı, sulamada kullanılan elektrik borçlarının birikmiş faizlerini silmeyi, yıl içindeki ödemeleri faizsiz şekilde ürün hasadından sonra yapmayı, çiftçiden ÖTV’siz KDV’siz mazot kullanabilmesi için gerekli düzenlemeyi yapmayı, sübvansiyon destekleme uygulamayı, çiftçinin elinde kalan malların tamamının devlet tarafından alınmasını öneriyoruz. Biz 31 Mart seçimine giderken ‘Destek verin, başkanlarımızı seçin. Bu bir yerel seçim. Hem dürüst başkanlar seçim hem de iktidara tepkinizi gösterin’ dedik. Emekliler, atanamayan öğretmenler, işçiler, çiftçiler 47 yıl sonra CHP’yi birinci parti yaptılar. Türkiye’nin yüzde 65’ini CHP’li belediye başkanlarına emanet ettiler. Biz o günlerde bir söz vermiştik. Siz bize destek verirseniz biz sizin sesinizi Türkiye’ye duyuracağız dedik.”