İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Tunceli'de Yemuş ve Kamer Kılıçdaroğlu Konuk evinin açılışında konuştu. İmamoğlu, ilçede açılan konaklama tesisin adının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun annesi ve babasının adının verildiğini bildirdi.
İmamoğlu'nun açıklamasından satırbaşları şöyle:
“Memleketimin her yerini gezdiğimde, inanılmaz içim ısınıyor. Bu güzel ülkenin, bu güzel coğrafyanın insanları çok güzel, gelenekleri çok güzel. İnançlarının çok derin bir duygusu var. İnsanı önceleyen, doğayı önceleyen, yaşamı önceleyen ve aslında insanlarımızı birbirine bağlayan çok derin bağları var, çok derin, kültürel ilişkileri var. Yüzyıllarca, hatta binlerce yıllık derinliğe sahip. Gerçekten biz, biriz ve beraberiz. Toplumu ayrıştırmanın belki de en zor olduğu topraklarda yaşayan milletiz. Ama ne yazık ki dönem dönem milletimizi ayrıştırmayı kendine gelenek edinmiş insanların bazen kurbanı oluyoruz. Buna asla müsaade etmememiz lazım
“Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı’nda aday oldum İstanbul'a, ona teşekkür ediyorum”
İstanbul'dan geliyorum. İstanbul'un Belediye Başkanıyım. Allah'ın bir lütfu. Teşekkür ediyorum. İstanbullular bize böyle bir imkân yarattı. Bize oy verdi biz onlara layık olmaya çalışıyoruz. Partim beni aday gösterdi. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı’nda aday oldum İstanbul'a. Ona teşekkür ediyorum. İstanbul'da, bu milletin her bireyinin, her ferdinin, her inancın, her yaşam biçiminin, etnik kökenin bulunduğu bir kentin Belediye Başkanıyım. Benim gönlüm o kadar geniş olmak zorunda ki görevim gereği… Kendime o anlamda çok güveniyorum. Hiçbir insanı birbirinden ayırt eden bir ruh halim hiç olmadı. Diyorum ki ‘İyi ki annem babam, beni öyle bir evlat olarak büyütmüş'. Onlara minnet duyuyorum. Teşekkür ediyorum. Eşimle beraber, ailece öyleyiz. İyi ki öyleyiz. O insani taraf. Ama görevim gereği gönlüm öyle geniş olmalı. 16 milyon insana eşit bakan, onlarla bir kentte yaşarken, bir insanın bile derdi var ise onu dert edinen, bir eksiği var ise onu eksiğini kapatma konusunda çaba gösteren yönetici olmak zorundayım. O bakımdan, o birliğin ve beraberliğin belki en büyük, en güçlü simgesi İstanbul'da bir belediye başkanınız var. Ve umut ediyorum ki layıkıyla görev dönemini bitiren, insanlarına o anlamda gururla, başı dik, alnı açık şekilde hesap verebilen bir kişi olabileyim. Tek temennim budur.
“İktidarın her gün ‘İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı’ dayatmasıyla uğraştık”
İstanbul, her yönüyle Türkiye'ye örnek olması gereken bir kenttir. Tabiri caizse İstanbul'un kaynaklarından ayırabildiği ya da bir şekilde fırsat üretebildiği bir ortamda, Türkiye'nin her yerine fayda üretmesi gereken de bir kenttir. Çok zor bir dört yıl oldu. Pandemiyle uğraştık. Büyük bir ekonomik krizle uğraştık. Çok önemli bir deprem felaketiyle birlikte insanlarımızı, canlarımızı kaybettik. Aynı zamanda onun hem ekonomik hem moralsizlik dönemini yine İstanbul'da hep beraber yönettik. E bir de bu iktidarın her gün, ‘İmamoğlu aşağı, İmamoğlu yukarı’ dayatmasıyla, zorlamasıyla uğraştık. Ama bu 4 yıl boyunca, inanın parti ayrımı yapmaksızın, yaklaşık 400’e yakın belediyeye, Türkiye'nin farklı yerlerinde katkılar sunduk. Ve bunu gururla yaptık. Bugün de Nazımiye'deyiz.