Dünya, çocuk sağkalımı konusunda ilerleme kaydederken, Türkiye’de 2023 yılında 2022 yılına göre hem bebek ölümleri hem de beş yaşın altındaki çocuk ölümleri artış gösterdi. Diyarbakır’da 19 gündür aranan Narin Güran’ın bedeninin derede bir çuvalda bulunması oldukça tepki çekti. Pek çok kentte basın açıklamaları ve yürüyüşler düzenlenirken Türkiye’de başta kız çocukları olmak üzere çocukların yaşam koşulları ve güvenliği yeniden gündeme geldi.

TÜİK 2006’dan beri veri paylaşmıyor  

Güran’ın kaybolmasından itibaren kamuoyunun öncelikli gündemlerinden biri Türkiye’deki kayıp çocuklar. Ancak TÜİK ve başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere diğer yetkili kurumlar bu verileri 2016’dan beri paylaşmıyor. TÜİK’in açıklanmış son verisine göre 2008-2016 arasında toplam 104 bin 531 çocuk kayboldu. Aradan geçen 8 yıl içinde kaç çocuğun kaybolduğunun yahut kayıp olan bu 104 bin 531 çocuğun kaçının bulunup bulunmadığı ise belirsiz. Ancak her sene yayımlanan güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuk istatistiklerinden kaybolan ancak sonrasında bulunan çocuk sayısına ulaşılabiliyor.

DEM Parti Çocuk Komisyonu Eş Sözcüleri Beritan Güneş ve İhsan Seylan, Türkiye’de son yıllarda artış gösteren çocuk ölümlerine ilişkin Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.

Türkiye’de neden çocuk ölümleri artıyor?

Türkiye’de çocuk politikalarında öne çıkan yaygın iki algının olduğunu söyleyen Beritan Güneş, “Bunlardan biri geleneksel yaklaşım olarak öne çıkan ve çocuğu ailenin uzantısı ve ayrılmaz bir parçası olarak gören son kertede çocuğu bir birey ve toplumsal bir özne olarak kabul etmeyen yaklaşımdır. Diğer yaklaşım ise modernist ve liberal yaklaşım olarak nitelendirilebilir” dedi. Güneş, “Bu yaklaşım her ne kadar geleneksel yaklaşıma karşıymış gibi konumlansa da işin aslı çocuğu eşit, toplumsal, siyasal bir özne olarak değil; aksine “özel” “biricik”  bir varlık algısını köpürterek çocuğu toplumsal özne kimliğinden koparan bir tanımlama içerisindedir. Bu iki yerleşik yaklaşımın devletin çocuk politikalarını da bu çerçevede şekillendirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Çocukları toplumsal özneler olarak görmeyen bu anlayışlar çocuk yoksulluğu, açlığı, istismarı, ihmali ve çocukları kimliksizleştirme politikalarına zemin hazırlamaktadır” diye konuştu.

Dem Parti Beritan Güneş

DEM Parti Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Beritan Güneş

“9,4 milyon çocuk yoksulluk koşulları içinde yaşıyor”

“Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2023 yılında ilk defa hazırladığı Çocuk, Yoksulluk ve Yaşam verilerine göre Türkiye'de 0-17 yaş arası 9,4 milyon çocuk yani neredeyse her 2 çocuktan biri yoksulluk koşuları içinde yaşayıp, yetersiz beslenmekte ve sosyal dışlanma riski altında yaşamaktadır” diyen Güneş “Bu durum okul terklerinden işçileştirilen çocuklara, mültecileştirilen çocuklardan gelecekte doğabilecek kronik sağlık sorunlarından istismara kadar çok yönlü sonuçlar doğurabilmektedir. Bu çok yönlü sonuçların yarattığı tahribatla ve çocuk yoksulluğuyla beraber okul sıralarının dışına itilen işçileştirilmiş çocuk sayısı artarken, özellikle kız çocukları “evlilik adı altında cinsel istismara” maruz kalabilmektedir” ifadelerini kullandı.

“Çocuklara yönelik gerçekleşen suçlarda inanılmaz bir artış var”

Devletin kayıp çocuklar ile ilgili son 8 yıldır hiçbir veri paylaşmadığını söyleyen Güneş, “Ayrıca çocuklara yönelik gerçekleşen suçlarda inanılmaz bir artışın olduğu hepimizin malumu. Bu suçlar, erkek egemen sistemin erkek yargısı eli ile uygulanan cezasızlık politikaları failleri cesaretlendirmekte, şiddeti ve istismarı normalleştirmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

“Devlet aklının çocuk düşmanı politikasının tezahüründen başkaca bir şey değildir”

Çocuk cinayetlerinde iktidar bloğunun politikalarını eleştiren Güneş sözlerini şöyle sürdürdü;

“Narin Güran cinayetini konuşacaksak aynı zamanda iktidar bloğunun çocuk düşmanı politikalarının tezahürü olan Leyla Aydemir’i, Gülistan Doku’yu, depremde kaybolan çocukları, 8 yıldır sayısı açıklanmayan kayıp çocukları, zırhlı araçlarla katledilen Furkan ve Muhammet kardeşleri, Ceylan Önkol’u, Uğur Kaymaz’ı, Berkin Elvan’ı unutmamak gerekiyor. Tam da bu noktada hatırlatmak isteriz ki mevcut iktidarın Narin Güran cinayetinde olduğu gibi çocuklara reva gördüğü bu ölümler, cinayetler, katliamlar devlet aklının çocuk düşmanı politikasının tezahüründen başkaca bir şey değildir.

Çocukları korumak için hangi adımlar atılmalı?

Çocuklara yönelik işlenen suçlarda devlet ve mercilerine sorumluluk alma çağrısında bulunan İhsan Seylan, “Çocuklara yönelik işlenen suçlarda ve genel olarak çocuk gündemlerine ilişkin devlete ve ilgili mercilerine (yargı, güvenlik, bakanlıklar) sorumluluk alma çağrısı yaparken çocukların doğrudan korunmasına yönelik söylemlerden ziyade devleti görev ve sorumlulukları gereği önleyici ve koruyucu tedbirler almaya dönük adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin “Devlet çocukları korumalı” söylemi çocukları savunmasız ve korunmaya muhtaç varlıklar olarak bir yerleşik algıyı yeniden üretmeye hizmet edebilmektedir. Bu nedenle “Devlet çocuklar için önleyici ve koruyucu önlemler almalı” söylemini esas almayı öneriyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Dem Parti İhsan Seylan

'10 Manşette Bugün' | 24 Eylül 2024 '10 Manşette Bugün' | 24 Eylül 2024

DEM Parti Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü İhsan Seylan

“Toplumun mekanizmalarının işletilmesinde aktif rol ve sorumluluk alması gerekiyor”

“Türkiye’nin taraf olduğu çocuk haklarına dönük düzenlenmiş olan başta uluslararası sözleşmeler olmak üzere iç mevzuatta üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi ve bu sözleşmelerde çekince koyduğu hükümleri kabul ederek uygulamaya koyması öncelikle atılması gereken ilk adımlardır” ifadelerini kullanan Seylan sözlerine şu şekilde devam etti;

“İktidar, cezasızlık politikalarından vazgeçerek faillerin gerçek adalet sağlanarak cezalandırılmasına dönük bir mekanizmayı işletmekle yükümlüdür. Bu anlamda başta muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının, demokratik kitle örgütlerinin ve bir bütün olarak demokrasi güçlerinin ve toplumun bu mekanizmanın işletilmesinde aktif rol ve sorumluluk alması gerekiyor. Bu vesileyle Narin Güran cinayetinde hakikatlerin ortaya çıkarılması, faillerin tespiti ve cezalandırılmaları için etkili bir soruşturma yürütülmesini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz”

“Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirledik”

Çocuk Komisyonu geleneğini 3 yıldır HDP bünyesinde, 1 yıldır da DEM Çocuk Komisyonu bünyesinde devam ettiklerini dile getiren Seylan, “Komisyonun kurulmasından sonra kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirledik. Bu hedefler doğrultusunda Meclis yasama faaliyetlerinde(soru ve araştırma önergeleri, kanun teklifler, İHİK başvuruları, basın açıklamaları vb.) çocuklara yönelik sorunların istikrarlı bir şekilde gündemleştiriyoruz. Çocuk gündemine ilişkin bu alanda çalışmalar yürüten kurumlarla ortaklaşmayı ihmal etmemeye çalışıyoruz” dedi.

“Türkiye çocuk özgürlükçü çocukları toplumsal önce olarak gören bir çocuk politikasının hayata geçirilmesi için diğer siyasi partilerle mecliste ortaklaşma çabamız mevcuttur” diyen Seylan, “TBMM İnsan Hakları İnceleme komisyonunun bir alt komisyonu olarak faaliyet yürüten Çocuk Hakları Alt Komisyonu çalışmalarına katkı sağlıyoruz. Buna ek olarak TBMM bünyesinde bir ihtisas komisyonu olarak çocuk komisyonunun kurulmasına dönük bir hedefimiz mevcuttur. Partimizin çocuk politikasına yönelik perspektifin oluşması bağlamında 2022 yılında bir sempozyum gerçekleştirdik. Bu yıl Diyarbakır’da da benzer bir çalışmayı planlama aşamasındayız” ifadelerini kullandı.

“Çocuk Bakanlığın kurulması için çalışmalarımız devam ediyor”

Çocuk cezaevlerinin kapatılması amacıyla gerekli alt yapı çalışmalarının sağlanması için ilgili çocuk kurumlarıyla ortaklaşa çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Güneş sözlerini şöyle tamamladı;

“6 Şubat depremlerinde kaybolan çocuklar mevzusu başta olmak üzere bütünlüklü olarak çocuk gündemine kamuoyu gündemine taşımaya dönük çalışmalarımız oldu. Komisyon olarak çocuk meclislerini oluşturmak, çocuk parlamentosunu ve nihayetinde Çocuk Bakanlığın kurulması amacıyla gerekli yasama faaliyetlerinin yürütülmesini yanında ilgili kurum ve kuruluşlarla çalışmalar yapmaya ve bu temelde tartışmalar yürütmeye devam ediyoruz. Merkezi Bütçe görüşmeleri dönemlerinde hazırladığımız Çocuklara Duyarlı Bütçe dosyası ile TBMM’de devam eden Plan Bütçe sürecine katkı sunmaya çalışıyoruz. Yerel Yönetimlere yönelik çocuklara duyarlı bir politikanın oluşturulması, çocuklara duyarlı bir yerel yönetim anlayışının oluşmasının sağlanması için Yerel Yönetimler Çocuk Strateji belgemizi ilgili kurullarla paylaştık”

Muhabir: Sümeyye Aksu