Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Tokat'ta gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. İBB'ye yönelik soruşturma, Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması ve Özel'in 'sokak' çağrısı hakkında konuşan Bakan Tunç, şunları söyledi:
"Öncelikle bu bir adli soruşturma. İki soruşturma var İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan. Terör suçları soruşturma bürosu tarafından yürütülen soruşturmada 7 kişi hakkında gözaltı kararı verilmişti İBB Başkanı'nın da aralarında bulunduğu. Bu soruşturmada halen yakalanamayan 3 firari kişi var, onların yakalama süreci devam ediyor. Örgütlü suçlar soruşturma bürosu'nun yaptığı soruşturmada da 100 kişi hakkında rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık suçlarından gözaltı kararları verilmişti. Toplamda 106 kişiyle ilgili işlem başlatılmıştı, şu ana kadar 90 kişi emniyette. İşlemleri devam ediyor. 16 kişinin de yakalaması devam ediyor, 16 kişi şu anda firari durumda. Şu anda emniyette işlemleri devam eden 90 kişi var, emniyetteki işlemlerden sonra adliyeye getirilecekler. Adliyede Sulh Ceza Hakimlerimiz tarafından sorguları yapılacak ve soruşturma devam ediyor. Burada örgütlü suçlar ve terör suçu olduğu için 4 günlük bir azami gözaltı süresi var. Buna dikkat edilerek bu işlemler takip ediliyor.
Tabii Sayın Özel'in bu şekilde bir ifade kullanması ve soruşturma başladığından bu yana Cumhuriyet Halk Partisi'nin izlediği yol, yol değil. Devam eden bir adli soruşturma var. Özellikle bizimle ilgili gerek İçişleri Bakanımız gerek Adalet Bakanı olarak benimle ilgili 'devleti bir suç örgütü gibi yönetiyorlar' ifadesini reddediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir hukuk devletidir. Hukukun dışına çıkamaz devlet. Dolayısıyla devletin yargı makamı da suç örgütü gibi hareket etmez, edemez. Devletin yargı makamı adliyeler suç örgütleriyle mücadele eder. Dolayısıyla bu ifadeleri kesinlikle reddediyoruz, tuttukları bu yol sokak çağrısı kesinlikle doğru bir yol değil. Bu onlara da zarar verici bir yol. Adli soruşturmayı etkilemeye yönelik ifadeler kullanmak hukuk devletiyle bağdaşmaz.
Soruşturmadaki iddialar neler, deliller nelerdir, gözaltındakiler neler konuşuyor... Siz bunları biliyor musunuz? Toplanan delillerle ilgili bir bilginiz yok ama adli soruşturmaya yönelik ifadeler kullanıyorsunuz. O dosya açılacak. Soruşturmanın sonunda iddianame düzenlenirse tüm kamuoyu tarafından öğrenilecek. Herkesin sağduyulu davranması gerekiyor. Burada masumiyet karinesi var, soruşturmanın gizliliği var. Tüm bu kuralları reddediyorsunuz. Gizli soruşturmada lehte ya da aleyhte TV yayınları görüyoruz. Cumhuriyet başsavcılarımız ve savcılarımız kamu adına görev yapıyor.. Belli delillerle soruşturma başlatmışlardır. İlgili kişiler de bu iddialara cevap vereceklerdir. Dolayısıyla dosyanın içeriğine vakıf olmadan söylediğiniz sözlerin hiçbir kıymeti yok. O dosya açılacak, soruşturmanın sonunda iddianame düzenlenirse tüm delilleriyle beraber kamuoyu tarafından öğrenilecek. Şimdiden siz bir şeyler söyleyerek peşin yargıya vararak ne yapmak istiyorsunuz? Peşin yargıya vardığınız zaman utandığınızda istifa etmek zorunda kalacak mısınız?"