ANKA Haber Ajansı’nın aktardığına göre; Anahtar Parti (A Parti) Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ağıralioğlu, şunları kaydetti:

"DEM’in meclis grubunun dahil edildiği İmralı sürecine dair, Suriye'de yeni başlayan sürecin nereye evrileceğini anlamaya çalışıyoruz. Bugün hariciyemizin ihtiyatlı olmak zorunda olduğu şey şu; 99’da mayınlar temizlenirken 12-13 sene sonra olabilecek olan siyasi çalkantıyı kendi lehlerine çevirme planları 99'da yapılmışken, yani 99'da yapılan planların 2011'de, 2012'de, 2024'de, 2025'de neticeleri üzerinden bu bölge üzerindeki hesaplar aktif edilirken, Türk Devleti'nin, bölge üzerinde 20-30 yıllık projeksiyonlara ihtiyacı var. 99'da 2011'i öngörmemiş olan hariciyenin 2025'de, 2037'de bizim başımıza ne bela sardıklarını düşünme zorunluluğu vardır. Bu bölgelerde varlığını terör örgütlerinden nispet ederek meşrulaştırma gayretlerinin son safhası Suriye'dir. IŞİD'i bölgede bir tehdit usulü haline getirip, IŞİD'in ipini biraz serbest bırakıp, sonra IŞİD tehlikesi var diye Irak'ta, Suriye'de, NATO hukukunda çiğnenecek şekilde askeri yığınaklar yapmak, Amerika'nın daha önceden heves ettiği bildiğimiz taktiklerden bir tanesidir. Bir terör örgütüyle mücadele edeceğim diye bahane zemini oluşturmak, o terör örgütüyle mücadele ederken başka bir terör örgütünden kiralamak, yöntemiyle fayda almak, bölge üzerinde 'Amerika ne yaparsa yapar, yaptığı meşrudur' gibi bir keyif alan oluşturmuştur.

"Türk Devleti'nin bölge üzerindeki kırmızı çizgilerini sahaya tatbik etmesi lazımdır"

Türk Devleti akıllı olmak zorundadır. Irak bölünürken de böyle şey olmuştur. Aynı şey konuşulmuş, aynı tehlikelerle ilgili uyarılmıştır. Bugün de Suriye, bütün Suriye tek parça Suriye denirken, bir güçlü yapının kilometre taşları döşenmektedir. Türk devleti akıllı olmak zorundadır. Golani'den daha az Suriyeli değildir, Türkmenler. Türkmenlerin hesabı yoktur. Bölgenin yapılanmasında Amerika Birleşik Devletleri'nin kara gücü olarak kullandığı PKK'nın, PYD'nin bizim önümüzdeki süreçte, bizim topraklarımızda belki yalayacak olan ateşin harlanması için kullanıldığı aşikardır. Türk Devleti güvenlik endişeleriyle ilgili süreci hassasiyetle takip ettiğini ifade ediyor ama başımızda şöyle bir dert var. Suriye'nin topraklarındaki 800 noktayı güvenlik gerekçesiyle bombalamıştır. Buna karşı bir itiraz olmamıştır. Kendisi için tehdit olacağını düşündüğü 800 noktayı bombalamıştır, hem de Şam alındıktan sonra. 800 noktayı bombalayan İsrail HTS'nin Şam'a yürüyüşünün önünde hiçbir engel çıkarmadan seyirci olarak istemiştir. Dolayısıyla Türkiye, inisiyatifini güçlendirmek zorundadır. Yunanistan’da askeri üssü var. Adalarda İsrail savunma sistemleri var. 12 Adalarda İsrail savunma sistemleri var. Güney Kıbrıs'ın o kesimi Amerika'yla silah satış anlaşması imzaladı. Güney Kıbrıs'ın o kesiminde hem İngiltere'nin hem Fransa'nın hem Amerika'nın üssü var. Askeri yığınak yapılıyor. Kime karşı yığınak yapılıyor? Türkiye'nin 911 kilometre sınırının altında bu kadar silah kime karşı yığınak yapıyor? Adalardaki silahlar kime çevrili? Yunanistan'daki silahların menzili neye göre hesaplanıyor? Biz NATO'nun ikinci büyük ordusuyuz. Ama Amerika Birleşik Devletleri, bir taraftan PKK-PYD'nin Suriye'deki sorumlularını mazlum Kobani’yi, helikopterle alıp Barzani'yle görüştürüp o arada bir çatışmaları birleşmeye dönüştürerek yönetmeye çalışıyor. Bizim sahadaki inisiyatifimiz önünde, arkasında silah yığınağı yaparak mevzileniyor. Dolayısıyla Türk Devleti'nin çok etkin, çok nüfuslu, çok kararlı bir şekilde bölge üzerindeki kırmızı çizgilerini uluslararası camiayı doğru etkileyecek şekilde sahaya tatbik etmesi lazımdır.

"Fırat'ın doğusu laflarının önünden arkasından Türk Devleti’nin varlığına bir tehlike algılıyoruz"

Devlet Bey'in çağrısıyla başlayan ve DEM grubunun İmralı ziyaretleriyle güya barış diye bize sunulmaya çalışılan sürecin Suriye'yle ilgili olduğunu düşünüyorum. Başımıza eğer bugün bir akıl nezaret etmeyecekse, bu bölge üzerinde yerleşme planlarının nereden uydurduklarını bilmediğimiz, Fırat'ın doğusu laflarının önünden arkasından Türk Devleti’nin varlığına bir tehlike algılıyoruz. Fırat'ın doğusu ne zaman sınır oldu? Fırat niçin doğusu batısı arasında bir sınır haline getirildi? Kendi devletimizin sınırlarını, kendi devletimizin altında bir PKK devletine, sınırlarımızın üstünü altını kendi hesapları, heveslerinine özne yapan herkese duyuruyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir karış toprağını, bir damla suyunu teslim etmeyeceğiz. Buna Fırat'ın, Dicle'nin suları da dahildir.

Türk Devleti güçlü olmak zorunda. Bir fırsatçılığın bedelini 14 milyon Suriyeliyi 14 yıldır ağırlayarak ödedik. Şimdi bir fırsatçılığın bedelini de bölge için belki yüz yıldır planlanan bir iç savaşın, bizim içimize doğru döşeyeceği kilometre taşlarını görmezden gelerek ödeyemeyiz. Siyaset akıllı olmak zorunda. PKK'ya açılan alanı kapatmak zorunda.

"Öcalan Kürtlerin temsilcisi değildir"

Öcalan Kürtlerin temsilcisi değildir. Öcalan bölge üzerindeki devlet ve varlığımızın aparatı değildir. Önceden cezasını çekmekte olan bir terör hükmü liderdir. Terör hükmü liderinin infazını çekmekte olan bir terör hükmü liderinin Türk devletine, bölgede sağlayacağı imtiyazla ilgili alan açılması, bunun savunulması devlete, millete hakarettir. Başından itibaren uyarıyoruz. Bu süreç mayın döşemektir. Bu süreç Türkiye'deki toplumsal faylarımızı kırılacak şekilde enerji yükleyerek tehlikeye sokmaktır Türkiye'yi. Herkes aklını başına almalıdır."

Hakkında soruşturma başlatılan İmamoğlu'ndan ilk açıklama Hakkında soruşturma başlatılan İmamoğlu'ndan ilk açıklama

"DEM grubunun bizim bilmediğimiz başka bir gündemi varsa onu söylesinler"

Ağıralioğlu, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:

"Bu anayasa konuşmaları yapılırken 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu diye bildiğimiz, 21 Anayasası diye savundukları 2 dilde, 2 kurucu unsurlu, 2 toplumlu, 2 başkentli bir federasyona gidecek olan birtakım esnemelere de Anahtar Parti olarak karşı olduğumuzu ve süreci bütün dikkatimizle takip ettiğimizi kabul etmesini isteriz. DEM grubunun bizim bilmediğimiz başka bir gündemi varsa onu söylesinler. Eğer siyasetin bugün terör dursundan daha mühim bir girdi gündemi yoksa neyi engellemeye çalıştıklarını söylesinler bize. Bizim şu anda ya silahlarınızı bırakacaksınız ya silahlarla gömüleceksiniz dediği şey 40 yıldır Türk Devleti'nin mücadele aksını oluşturuyor. Zaten 40 yıldır biz teröristlere, ya silahlarımızı bırakıp ya da silahlarımızla gömülürsünüz diyoruz. Şimdi yeni bir şey söylüyormuşsunuz gibi bugün bu başlattığınız şeyin önü arkası nedir açıklamak zorundasınız. Tehlike neyse açıklamak zorundasınız. Ama bizim durduğumuz yeri milletimiz bilsin."

Kaynak: Haber Merkezi