Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Zeynep Betül Alp, rüya görme mekanizmasını detaylı bir şekilde açıklıyor. Alp, rüyaların beyindeki belirli bölgelerin uyku sırasında farklı düzeylerde çalışmasıyla ortaya çıktığını belirtiyor. Özellikle REM uykusunda, beyin sapı tarafından tetiklenen sinyallerin talamus aracılığıyla kortekse iletildiğini ve böylece canlı, hikayesi olan rüyaların görülmeye başlandığını ifade ediyor.

Bu süreçte amigdala ve hipokampus gibi duyguları ve hafızayı yöneten bölgelerin aktif hale geldiğini, mantıklı düşünme ve karar verme ile ilgili prefrontal korteksin aktivitesinin ise azaldığını dile getiriyor. Bu nedenle rüyalarda genellikle mantık dışı olaylarla karşılaşıldığını, gerçek hayatta pek mümkün olmayan senaryoların yaşanabildiğini söylüyor.

Duygusal durum ve bilinçaltı rüyaları şekillendiriyor

Alp, rüyaların içeriğinin günlük yaşantı, zihinde kalan olaylar ve bilinçaltında biriken düşüncelerle şekillendiğini aktarıyor. Gün içinde yaşanan duygusal yoğunluk, stres veya kaygıların gece rüyalarında yeniden karşılaşılabileceğini ifade ediyor. Örneğin, sınav stresi yaşayan bir kişinin rüyasında hazırlıksız bir şekilde sınava girdiğini görebileceğini söylüyor. Bununla birlikte, uzun süredir bilinçaltında kalan travmatik anılar veya bastırılmış duyguların da rüyalar aracılığıyla işlenebileceğini belirtiyor.

REM uykusu dışındaki evrelerde de rüya görmenin mümkün olduğunu vurgulayan Alp, NREM evrelerinde de rüyaların oluşabileceğini, ancak bu rüyaların genellikle daha kısa, daha az görsel ve daha düşünsel bir yapıya sahip olduğunu söylüyor. REM rüyalarının daha hareketli, hikaye gibi akan ve duygusal yönü güçlü rüyalar olduğunu, NREM rüyalarının ise daha parçalı, daha az canlı ve genellikle düşünce akışına benzeyen içerikler barındırdığını ifade ediyor.

Rüyaları hatırlamak alışkanlık meselesi

Bazı insanların rüyalarını daha net hatırlarken, bazılarının hiç hatırlamamasının kişisel beyin aktivitesiyle ilgili olduğunu açıklayan Alp, özellikle REM uykusundan hemen sonra uyanan kişilerin rüyalarını daha net hatırlayabileceğini söylüyor. Ancak prefrontal korteksin düşük aktivite seviyesinden dolayı rüyaların hızla unutulmaya meyilli olduğunu belirtiyor. Aynı zamanda rüya hatırlamanın alışkanlık meselesi olduğunu, rüya günlüğü tutan veya rüyalarına dikkat eden kişilerin zamanla daha fazla rüya hatırlamaya başlayacağını ifade ediyor.

Taraftarium24 | Fenerbahçe - Rangers maçı canlı izle Taraftarium24 | Fenerbahçe - Rangers maçı canlı izle

Bilinçli rüyalar ve tekrarlayan rüyalar

Bilinçli rüya görme durumuna da değinen Alp, lucid rüyanın kişinin rüya gördüğünün farkında olduğu ve hatta rüyanın içeriğini kısmen kontrol edebildiği özel bir rüya durumu olduğunu belirtiyor. Bu tür rüyalarda prefrontal korteksin normalden daha fazla aktif olduğu, yani bilinçli düşünme sürecinin rüya sırasında devreye girdiğini söylüyor. Lucid rüya gören kişilerin, rüyalarında belirli seçimler yapabileceğini, olayları yönlendirebileceğini ve bazen gerçek hayatta mümkün olmayan deneyimler yaşayabileceğini açıklıyor.

Kabuslarınsa genellikle bilinçaltında yer etmiş korkuların, kaygıların veya travmatik deneyimlerin bir yansıması olduğuna vurgu yapan Alp, özellikle stresli, kaygılı dönemlerde kabusların daha sık görülebileceğini belirtiyor. Tekrarlayan rüyaların ise genellikle çözümlenmemiş psikolojik konulara işaret ettiğini, zihnin anlamlandıramadığı veya başa çıkamadığı bir durumu rüyalar aracılığıyla tekrar tekrar işlemeye çalıştığını ifade ediyor. Bu tür rüyaların, bilinçaltının önemli bir mesaj vermeye çalıştığını gösterdiğini söylüyor.

Rüyaların, beynin gizemli dünyasına açılan pencereler olduğunu ifade eden Alp, günlük yaşantı, duygular ve bilinçaltının uyku sırasında farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Rüyaların bilimsel açıdan nasıl işlediğini anlamanın, hem psikolojinin hem de beynin çalışma sistemini çözmeye yardımcı olabileceğini söylüyor.

Kaynak: Haber Merkezi