Bakan Güler, Milli Savunma Bakanlığında medya temsilcilerine yönelik Yıllık Değerlendirme Toplantısında gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu.
"Suriye'de kalıcı siyasi çözüme ulaşılacağına inanıyoruz"
Suriye'de yaşanan olayların maddi, manevi, sosyal ve toplumsal yükünü en fazla çeken ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Güler, terör örgütleri DEAŞ, PKK/KCK-PYD/YPG-SDG'nin Suriye'deki güç boşluğundan yararlanarak bölgede terör devleti kurmaya çalıştığını kaydetti.
Suriye'deki son gelişmeleri en başından itibaren bölgedeki muhataplarıyla iş birliği ve koordinasyon içerisinde yakından takip ettiklerini belirten Güler, Suriye'de son gelişmeler ve ortaya çıkan duruma ilişkin ise "Muhalefetin talepleri ve rejimin bunları dikkate almaması, keza rejimin kendisine iyi niyetle uzatılan eli tutmaması nedeniyle uzun süredir çözülemeyen ve Suriye'nin iç dinamiklerinden kaynaklanan sorunlardı." değerlendirmesinde bulundu.
Güler, şöyle devam etti:
"Yerel unsurların bu faaliyetlerinin öncesinde veya herhangi bir aşamasında ülkemizin bir dahli olmamıştır. Ayrıca, Suriye Milli Ordusunun Suriyeli muhaliflerden meydana geldiğini, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarında Suriye'deki ihtilafın bir tarafı olarak açıkça kabul edilen Suriye Geçici Hükümetinin bir parçası olduğunu ve bu hükümetin Savunma Bakanlığının emri altında çalıştığını da vurgulamakta yarar var.
Bu kapsamda, Suriye'nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bölgemizin güvenliğine yönelik ağır tehdit oluşturan PKK/YPG terör örgütünün bölgedeki belirsizlikten faydalanmasına asla izin vermeyeceğimizi, bölgede varlık gösteren terör örgütleriyle mücadele konusundaki tutumumuzun net olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum."
Suriye'nin istikrarlı, demokratik ve siyasi açıdan birleşmiş müreffeh bir ülke olma vaktinin geldiğini ifade eden Güler, "Bunun için bizler de Suriye'de kapsayıcı bir anayasanın kabulü, serbest seçimlerin yapılması, tam normalleşme ve güvenlik ortamının sağlanması konusunda elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz. Bu çerçevede Suriye'de 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı temelinde kalıcı siyasi çözüme ulaşılacağına da inanıyoruz." diye konuştu.
"Rum Yönetiminin silahlanma faaliyetleri hassas dengeye zarar vermekte"
Yunanistan'la ilişkilere değinen Güler, "Akdeniz ve Ege Denizi'ni ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı duyulan, işbirliği içerisinde bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz." dedi.
Kıbrıs konusunda ise bugüne kadar ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç elde edilemediğine işaret eden Güler, "Kıbrıs adasında dengeleri bozabilecek ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin güvenliğine tehdit oluşturabilecek her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Orta Doğu'da yaşananlar sonrası Kıbrıs adasında son dönemde artan hareketlilik ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin silahlanma faaliyetleri, Ada'daki hassas dengeye zarar vermektedir." açıklamasında bulundu.
ABD ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında "Savunma İş Birliğine İlişkin Yol Haritası" anlaşması yapıldığını anımsatan Güler, bu tutumun ABD'nin Kıbrıs Adasına yönelik tarafsızlığına zarar verdiğini dile getirdi.
Bakan Güler, "ABD'nin 2020 yılında aldığı, 2022'de kapsamını genişlettiği ve 2023'te uzattığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne yönelik silah ambargosunu kaldırma kararını, 1 Ekim 2024 itibarıyla bir yıllığına yeniden uzatacağını açıklaması da kabul edilemez bir durumdur. Ada'da tek ve kesin çözüm, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir." diye konuştu.
İsrail'in Suriye saldırıları
İsrail'in, bugüne kadar alınmış kararlara rağmen, bölgede haksız ve hukuksuz uygulamalarına, masum sivilleri, özellikle çocukları hedef alan katliamlarına devam ettiğini, Filistinlilere "devlet terörü" uyguladığını ifade eden Güler, şunları kaydetti:
"İsrail'in Lübnan'a yönelik son saldırıları ve İran ile yaşadığı gerginlik tüm bölgenin kaosa sürüklenme tehlikesini artırmış, İsrail saldırılarının Gazze ile sınırlı kalmayacağı, bölge geneline yayılacağı endişemizin ne kadar haklı olduğunu da göstermiştir. Zira İsrail, işgalci zihniyetini her fırsatta ve gittikçe artan bir saldırganlık ve hukuk tanımazlıkla ortaya koymaktadır. Öyle ki, Suriye'de meydana gelen son gelişmeler sonrası İsrail'in Golan tepeleri bölgesindeki yeşil hattı işgali ve Şam'a yönelik saldırıları, bu konudaki haklılığımızın son göstergeleridir. Uluslararası camianın bölgeyi büyük bir tehlikeye sürükleyen bu saldırgan devlete karşı daha da somut adımları bir an önce atması gerekmektedir."
Öte yandan, İsrail'in saldırganlığı altında zor durumda kalan Gazze'ye ve Lübnan'a yapılan insani yardımlar kapsamında, 19 uçak ve 11 gemi ile 275 bin 160 ton yardım malzemesinin bölgeye gönderildiğini söyledi.
"Terör örgütü, Suriye'den örgüt elemanı ve malzeme aktarmaya çalışıyor"
Bakan Güler, "ABD tarafından verilen bu silahların birçoğu çatışmalarda kullanıldı veya farklı grupların eline geçti, bir kısmı da terör örgütü tarafından Irak'ın kuzeyine aktarıldı. Irak'ın kuzeyine eleman temininde zorlanan terör örgütü, Suriye'den örgüt elemanı ve malzeme aktarmaya çalışıyor. Ancak Irak'ın kuzeyine gönderilenler bölgeyi bilmedikleri ve zorlandıkları için ya teslim oluyor ya da çok kısa zamanda örgütten kaçıyorlar." şeklinde konuştu.
Yeni dönemde DEAŞ ile mücadeleye ilişkin soruya verdiği yanıtta ise Güler, ABD'ye "Terör örgütü PKK/YPG ile hareket etmeyi bırakın. Görevlendireceğimiz 3 komando tugayı ile DEAŞ'a karşı birlikte mücadele edelim." dediklerini hatırlattı.
"Onlara binlerce DEAŞ'lı teröristin ve ailelerinin tutulduğu El-Hol kampının kontrolünü sağlayabileceğimizi ilettik." diyen Güler, buna rağmen "ABD'lilerin buna sessiz kaldığını ve DEAŞ ile mücadele adı altında PKK/YPG terör örgütüyle işbirliği yaptıklarını kaydetti.
Bir terör örgütü kullanılarak başka bir terör örgütüyle mücadele edilmeyeceğini vurgulayan Güler, "Yani, terörle mücadele teröristlerle yapılamaz. Ayrıca, son 3 yıldır Suriye'de DEAŞ'lı teröristlerin saldırı yaptığını duyan var mı? Şu an DEAŞ ile ilgili bir şey duymuyoruz, görmüyoruz." ifadelerini kullandı.
"Rusya'nın birliklerini çektiğine yönelik kesin bir emare yok"
Rusya'nın Suriye'deki durumu sorulan Güler, şöyle konuştu:
"Rusya'nın Suriye'deki birliklerini tam anlamıyla çektiğine yönelik kesin bir emare yok. Bazı gemileri bakım ve değişim kapsamında Rusya'ya götürebilirler. Şu anda oradan ayrılacaklarını sanmıyorum. Kalmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Hatta bir Rus yetkili, Suriye'de kalmaya devam edeceklerini ve yeni yönetimle de bu konuda görüştüklerini açıkladı. Rusya, Suriye içerisinde farklı yerlerde bulunan değişik büyüklükteki birliklerini Tartus ve Lazkiye'ye topladı. Bu süreçte onlara gerekli desteği sağlayabileceğimizi söyledik. Ancak bu konuda bizden bir talepleri olmadı."
Bölgedeki son gelişmelerden sonra her ülkenin bir oyun planı bulunduğunu, Türkiye'nin de savunma ve güvenlikle ilgili tüm gelişmeleri yakından takip ederek gerekli tedbirleri aldığını belirten Güler, "Ayrıca, Suriye'den kaçan Beşşar Esed'in hava sahamızı kullandığı iddiaları da doğru değildir." açıklamasında bulundu.
Son gelişmeler kapsamında yabancı savunma bakanlarıyla yaptıkları görüşmeler hatırlatılan Güler, bu görüşmelerde Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğünü desteklediklerini, terörle mücadeledeki net tutumlarını bir kez daha ifade ettiklerini belirtti.
Bakan Güler, Suriye'deki siyasi geçişin güvenli, sorunsuz ve mevcut problemleri çözecek şekilde olması için aktif çaba ve girişimlerini sürdüreceklerini aktardı.